15-) Distopik hikâyeleri aratmayacak günlerdeyiz. Biraz bu ruh halinden sıyrılmak gerek. Senin ütopik hikâyen ya da dünyan nasıl olurdu bilmek isterim.
Heeey! Bugünün yazısı biraz geçe kaldı, bugün epey webtoon okudum, ders de çalıştım, şimdi yazmaya geldi sıra :D Yine hayal gücüm iş başında, başlıyorum:
Gelecekte başka bir gezegene ilk adımı atmışız ve bazı araçları kullanmak zorunda olsak da orada yaşabiliyoruz. Bu sayede uzaya tam anlamıyla giriş yaptık ve sonunda başka gezegende yaşayan akıllı canlılar bizimle iletişim kurabiliyorlar. Bunu şimdi yapabilmelerinin nedeniyse Evren'in Temel Yasaları'na uymaları gerektiği. Evrenin Temel Yasaları'na göre bir gezegende yaşayan canlılar kendi ayakları üzerinde durmaya başlayana kadar hiçbir şekilde onlarla bağlantı kurulmamalı. Kendi ayakları üzerinde durmak derken de uzayı keşfe çıkmaktan bahsediliyor, ilk gezegene adım atıldıktan sonra iletişim serbest.
Daha sonra insanlar Dünya'nın yaşadığı, gelecekte karşılaşabileceği sorunlar ile başa çıkabilmek için Gezegen Kullanım Kılavuzu'na başvuruyor ve bu sayede küresel ısınmayla başa çıkmanın yöntemlerine bakıyoruz, bunları uygulamaya koyuyoruz. Vee tamamıyla değiştik! Yalnızca sorunlarımızı gidermedik, kendimizi geliştirdik. Artık sadece Dünya'da yaşamak zorunda değiliz, burası memleketimiz ama farklı gezegenlerden turistlerimiz oluyor. Biz de farklı gezegenlere gidebiliyoruz.
Savaşlar neredeyse yok olmuş, medeniyet geliştiğinden. Savaşlar sadece çok savaşçı ırklar tarafından yapılıyor çünkü bu ırklar başka türlü hayatta kalamıyorlar, onların yaptığı savaşlar da ırklara karşı değil yaşanması mümkün olmayan, kimsenin yaşayamadığı gezegenlere yapılıyor, hayatta kalmaya karşı meraklarından dolayı burada yanlarına fazla eşya almadan araştırmalar yapıyorlar. Bu şekilde savaş, her zaman kötü bir şey olarak anılmış savaş bile olumlu bir şeye dönüştürülmeye çalışılıyor.
Gezegenler-arası ulaşım ışınlanmayla yapılmıyor çünkü ışınlanmanın çok fazla yan etkisi oluyor. Gezegenler-arası ulaşım sadece 2 kapıya bağlı biri bulunduğumuz yerde diğeri gitmeyi istediğimiz yerde. Kapının kenarından kapının nereye açılacağı seçilebiliyor.
Dünya geçmişte gelecek hakkında sanıldığı gibi sadece bir beton yığını değil, su bulunan yerlere şehirler inşa ediliyor ve karada insanlığın orada yaşadığına dair hiçbir iz bırakılmamış. Hayvanları doğal ortamlarında inceleyebiliyoruz, doğayı tam anlamıyla korumuş oluyoruz.
Bu Dünya, uyanmış bir Dünya, kendini gerçekten değiştimek isteyen bir dünya. İşte tam burada Evren'in Temel Yasaları'nın ilk yasasını sizinle paylaşmak istiyorum, her şeyin sebebini "Ama kendini yetiştirmek isteyenler hiçbir zaman geri kalmazlar*."
* Aşk ve Gurur (/ Gurur ve Önyargı)
Hohh! Başlayınca anlatmaya durduramadım kendimi, çok uzun bir yazı oldu, umarım sıkılmazsınız :( Görüşmek üzeree <3
Hey hey! Uzun zamandır bu anı bekliyordum, gerçekten çok mutluyum. Blogumda yazı yazmaya başladığım andan itibaren insanlarla etkileşim içinde olmak bana çok heyecan verici gelmişti. Çünkü normalde tanışmadığım, nerede olduğunu bile bilmediğim insanlarla böyle bir araya gelmek mükemmeldi bence. Bu yüzden son zamanlarda bu anı dört gözle bekledim. Çünkü gelişimimi sayılara dökebilirmişim gibi hissettim. Bir gönderi paylaştığımda onun altına gelen yorumları okuduğumda gerçekten çok mutlu oluyorum, cevap veriyorum ve bazen yazdığım sadece bir teşekkür bile olsa bunu yazarken yüzüme bir gülümseme geliyor. Kısacası burada bulunmayı, vaktimi burada geçirmeyi çok seviyorum. Umarım siz de blogumda geçirdiğiniz vakitten keyif alıyorsunuzdur. Size bol bol sevgi gönderiyorum :) <3
14-) Bugün bir robot tasarlıyor olsan, tasarım robotunun hangi özellikleri olsun isterdin?
Mmm, ilk olarak bunun çok güzel bir soru olduğunu söylemek istiyorum :D (küçük bir uyarı* bu yazıda bilimin güncel konumunun yeterli olup olmaması göz önüne alınmamıştır, hayal gücünün ön planda olduğu bir yazı okuyacaksınız! küçük uyarı bitmiştir*) Ve hemen size düşüncelerimden bir kesiti takdim ediyorum:
İlk olarak yapabileceği şeylerden bahsedelim sonra hayal gücümün kapılarını açıp görünüşünden bahsedelim. Ben aksini söylemedikçe yalnızca benim söylediklerimi yapmalı. Sesi değişebilmeli, tek sesi olmamalı, çünkü neden olmasın? Bazen sesini yalnızca ben duyabilmeliyim. Onunla benim aramda bir bağ olmalı, telepati gibi. Ne kadar uzakta olursak olalım, birbirimizle iletişim kurabilmeliyiz. Zor bir durumda kalırsam, acil durum modu gibi bir şey olur, telepati özelliğimiz sayesinde acil durum zamanlarında direkt yanıma gelebilmeli. Her neyse her şeyi yapabilmeli, uçabilmesini de istiyorum bu arada :D
Sizi hayal gücüme teslim ediyorum. Dış görünüşü mükemmel olmalı hatta herkes farklı şekilde görebilir bu şekilde öznelliği de göz önünde bulundurmuş oluruz. Dış görünüşü tek renge ve şekle bağlı olmamalı, her şeyi değiştirilebilmeli. Şimdi iki şey var aklımda; ya çok büyük olacak ya da küçük olacak, ortasını istemiyorum, ortalama yetişkin bir insan boyutunda falan olmasın yani. Küçük olanda karar kıldım sanırım. Boyutu şey gibi olsun, ayıcıklar oluyor ya devasa değil çok küçük de değil hah işte onlar gibi olsun. Ama bu benim şu anki düşüncem her şeyi değiştirilebildiği için boyutu da değiştirilebilmeli. Her türlü bilgiye ulaşabilmeliyim onun aracılığıyla. Bir şeyler tasarlamama da yarayabilir, üç boyutlu yazıcı gibi düşündüğüm tasarımları somutlaştırabilir. Farklı makinelerle bağlantılı olmalı yani farklı makinelere dönüşebilmeli çünkü sadece tek bir amaçla kullanılması olmaz :) Son olarak yapay zekası olmalı, zaten robot deyince aklıma bu şekildeki robotlar geldiğinden yukarıda bahsetmeyi unutmuşum :D
Eklemek istediğim çok fazla şey var ama bu kadarla sınırlandırmak istiyorum yoksa bu yazı bitmeyecek :D Bmo gifleri koydum, çoook tatlı oldu bence <3 Görüşürüüüüüz! :)
13-) Öğrenmek çok kıymetli, bilgiye giden yol herkes için farklı. Senin öğrenme yolların nedir, çok merak ediyorum.

Kelime öğrenmek de bilgi olarak sayılabilir bence, sözlük kurcalamayı severim bilmediğim kelimelerle karşılaştığımda. Son olarak bu biraz şahsi bir şey ama abim bana bilgiye ulaşma konusunda çok yardımcı oluyor. Onun bilgisinden faydalanmayı seviyorum :D Ayrıca anlatma şekli çok güzel, akılda kalıcı bir şekilde anlatıyor. Her neyse şöyle bir toparlarsak en çok interneti kullandığımı söyleyebilirim sanırım :D
•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•
- Hohh 13. Gün de bitti epey az kaldı; tamamlayabileceğimi, başardığımı düşünüp sevinsem de bittiği için üzülüyorum diyebilirim :( Çünkü gerçekten çok güzel sorular vardı, çok eğlendim. <3
- Blogumun teması oldu gibi gözüküyor lütfen görüşlerinizi paylaşın, aralara mor serpiştirdim. Ben tatlı olduğunu düşünüyorum :)
- Bu arada gif Kyoukai No Kanata adlı bir animeden, çok sevdiğim bir anime, bakabilirsiniz :). Sizi seviyoruum :) See ya!
Zor geldi açıkçası :D Pazartesiyle başlayalım, pazartesi okul, iş gibi şeyleri hatırlatıyor bana, pazartesi çok sevilmiyor da bu nedenden. Pazartesiye sevmediğim bir yemek vereceğim: musakka. Neden sevmediğimi bilmeyip sevmediğim yemeklerden bu.
Şimdi salıya geçiyorum. Salı günü pazartesiden kalan huysuzluğum devam ediyor ama bu sefer çok hafif bir kanıksama var. Bana göre bu tanıma tam olarak uyan bir yemek seçiyorum:Ispanak yemeği. Önceden çok sevmiyordum, ama şimdi bu yemeğe karşı olumsuz duygularım ortadan kalktı, nötrüm :D
Çarşambaya geçtik, alıştım artık, tam anlamıyla kanıksadım. Bu yüzden sevdiğim bir şey koyacağım çarşambaya, hazır noodlelar. Sağlıklı değil,
biliyorum ama çook güzeller yaa :I
Perşembe hafta sonunun yaklaşması heyecanı var bu yüzden yine güzel bir şey koyacağım: patates. Patatesin her halini seviyorum bu yüzden ayrım yapmadım, direkt patates yazdım.
Cuma, tamam artık rahatlayabilirim :D Lahmacun demek istiyorum, çünkü bayılırımm!! :)
Cumartesi, hafta sonuna resmi olarak girmiş bulunuyoruz! Cumartesiye tatlı vermek istiyorum ama yemek denildiğinden bir yemek bir tatlı vereceğim. Yemek olarak patatesli börek diyeyim :D Tatlı olarak isee çikolata parçacıklı büyük kurabiyeler var ya hah işte o. Mükemmel bir günn! <3 <3 <3
Pazar günündeyiz, haftanın son günü. Hem yarının pazartesi olması biraz üzücü hem de pazartesiye yetiştirmem gereken görevlerim var. Ama aynı zamanda henüz hafta sonu bitmiş değil. Bu yüzden nötr olduğum bir yemek koymak istedim, kuru fasulye :D
Böylece 12. gün de sona erdi, çok az kaldı ya :D Her neyse benden bu kadar, görüşürüüz!
Selam! Uzun zamandır blog temamı değiştirmek istiyordum, sonunda değiştirdim. Bayağı mutluyum, ilk kez denemiş olduğum bir şey henüz tam olarak kavrayamadım ama denedim bir şeyler :D Bir de şu anki temadan çok emin değilim. Bu yüzden siz de görüşlerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. Ama gerçekten düşüncelerinizi duymak istiyorum, kötü olmuşsa eksik yanlarını söyleyin ona geri yeni bir şeyler yapmaya çalışacağım. Ayrıca blogumun adını da değiştirmek istiyorum ama henüz karar vermedim bu konuda da fikirlerinizi duymak isterim. Sizi çook seviyorum, görüşürüz! <3
10-) Bugün bir şarkı listesi yapalım. En sevdiğin film müziklerinden oluşan bir liste şahane olur.
Geçtiğimiz ay, bir müzik meydan okuması (?) vardı. Ben ona her ne kadar katılmak istediğimi söylesem de olmadı :( En azından burada birkaç film (dizi de koydum, bence sorun olmaz :D) müziği önereceğim.
• Shape of My Heart (Léon the Professional)
- Léon filmini sevmiyorsunuz bile şarkıyı sevebileceğinizi düşünüyorum, çok hoş bence :)
• Doomsday (Doctor Who)
- Bunu sevip sevmeyeceğinizden emin değilim, ben bunun hüzünlü ve hoş bir melodisi olduğunu düşünüyorum. Doctor Who'da geçtiği sahne de hüzünlü bir sahneydi zaten :(
• Summer of Farewells (From Up on Poppy Hill)
- Anime önerimde bunu size önermiştim, müziğini sevdiğimden bahsettim mi hatırlamıyorum, sanırım bahsetmiştim. Ben buraya Türkçe altyazısı olanını ekledim ve bu filmin son sahnesi yani eğer izlemediyseniz ve izlemeyi düşünüyorsanız şimdilik bunu (<~) dinleyin sözlerinin anlamına filmi izleyip bitişinde kavuşursunuz ;)
- Léon filmini sevmiyorsunuz bile şarkıyı sevebileceğinizi düşünüyorum, çok hoş bence :)
• Doomsday (Doctor Who)
- Bunu sevip sevmeyeceğinizden emin değilim, ben bunun hüzünlü ve hoş bir melodisi olduğunu düşünüyorum. Doctor Who'da geçtiği sahne de hüzünlü bir sahneydi zaten :(
• Summer of Farewells (From Up on Poppy Hill)
- Anime önerimde bunu size önermiştim, müziğini sevdiğimden bahsettim mi hatırlamıyorum, sanırım bahsetmiştim. Ben buraya Türkçe altyazısı olanını ekledim ve bu filmin son sahnesi yani eğer izlemediyseniz ve izlemeyi düşünüyorsanız şimdilik bunu (<~) dinleyin sözlerinin anlamına filmi izleyip bitişinde kavuşursunuz ;)
11-) Sosyal medyanın 3 iyi 3 kötü özelliği hakkında konuşalım mı bugün?
O zaman iyi özellikleriyle başlayalım:
• Boş vakitler için bir alternatif oluyor.
• Farklı insanlarla tanışabilmemizi, sanal arkadaşlar edinebilmemizi sağlıyor.
• Uzun zamandır haber alamadığımız, görüşemediğimiz kişilerle iletişim kurabilmemizi sağlıyor.
Kötü özellikleri de şöyle:
• İnsanlarla yüz yüze, canlı iletişim şeklimizin yerini yavaş yavaş sosyal medya aracılığıyla kurduğumuz iletişim alıyor.
• Epey bağımlılık yapıyor.
• Boş zamanlarımız dışında aşırı kullanım olması durumunda yapmamız gereken işleri, sorumluluklarımızı aksatıyor.
•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•
- Veeee sonunda olmamız gereken yerdeyiiiz! Yetiştim, durun biraz soluklanayım! Şaka bir yana bunları yazarken çok eğleniyorum :)
- Artık kafama estiği gibi gif koyuyorum :D Ama güzel oldu bence!
- Her neyse sonraki yazımda görüşmek üzereee! <3
O zaman iyi özellikleriyle başlayalım:
• Boş vakitler için bir alternatif oluyor.
• Farklı insanlarla tanışabilmemizi, sanal arkadaşlar edinebilmemizi sağlıyor.
• Uzun zamandır haber alamadığımız, görüşemediğimiz kişilerle iletişim kurabilmemizi sağlıyor.
Kötü özellikleri de şöyle:
• İnsanlarla yüz yüze, canlı iletişim şeklimizin yerini yavaş yavaş sosyal medya aracılığıyla kurduğumuz iletişim alıyor.
• Epey bağımlılık yapıyor.
• Boş zamanlarımız dışında aşırı kullanım olması durumunda yapmamız gereken işleri, sorumluluklarımızı aksatıyor.
•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•
- Veeee sonunda olmamız gereken yerdeyiiiz! Yetiştim, durun biraz soluklanayım! Şaka bir yana bunları yazarken çok eğleniyorum :)
- Artık kafama estiği gibi gif koyuyorum :D Ama güzel oldu bence!
- Her neyse sonraki yazımda görüşmek üzereee! <3
7-) Hangisini tercih edersin? Gün doğumu ya da gün batımı?
Bu soru biraz zor geldi bana nedense. Gün doğumu, umudu, mutluluğu, hayatı hatırlatıyor bana. Gün batımıysa bunların sona ermesini fakat her şeye rağmen, bütün bunların sonunda bile bu güzellikte bir şey olabileceğini hatırlatıyor. Sanırım şu an içimdeki sese ayak uydurup gün batımı diyorum :)
8-) 24 saatini bir çizgi film kahramanıyla geçirecek olsan bu hangi kahraman olurdu? Onunla neler yapmak isterdin? Maceralarını çok merak ediyorum.
Mükemmel bir soru, bayağı sevdim :D Anime kahramanları sayılıyor mu? Bence çizgi film kahramanıyla sınırlandırmayıp anime karakterlerini de işin içine katabiliriz :D
Shoto Todoroki (Boku no Hero Academia) ile geçirmek isteyebilirdim, aşşırı havalı çünkü :D Ayrıca alev ve buz özgünlüğü var. Birlikte dondurma yerdik, tam eriyecekken dondururdu tekrar :D Sonraaa birlikte 2. sezonda (?) yapılan turnuvaya katılırdık. Benim de güzel bir özgünlüğüm olmalı, tabii. Turnuvada ilk ikide biz olurduk, mükemmel olurdu.
İkinci bir seçenek yapmaya karar verdim, animeler sayılmasaydı kimi seçerdim? Star vs the Forces of Evil'den Tom'u ya da Eclipsa'yı seçerdim, ikisini de çok çok seviyorum çünkü. Tom olursa birlikte buritto yapıp şarkısını söylemek isterdim. Eclipsa olursa ona yapılmış büyüyü bozardım, Eclipsa buzun içinde hapis kalmıştı. Sonra birlikte candy bar yerdik.
Buradan tuhaf hayalleri olan tuhaf bir kız olduğumu fark ediyoruz :D
Boku no Hero Academia Yorumum için buraya TIK TIK!
Star vs Forces of Evil Yorumum için buraya TIK TIK!
9) Sandviç sevenlerden misin? Kendi uydurmuş olduğun efsane sandviç tarifini vermek ister misin? Ne de olsa aandviç candır! Ama senin efsane yemeğin başkaysa onun tarifini ver. Nasıl olsa tarif deneyecek bol bol vaktimiz var.
Sandviçe bayılırım! Geçenlerde abime bana ve halama yaptım, çok beğendik. Evde olan malzemelerle uydurma bir sandviç yapmış olsak da bence mükemmel oldu! :D Yapımını hemmen anlatıyım:
Bir kişi için yarım domates yetiyor, tabii benim ekmeğimin ve domatesimin büyüklüğüne göre öyleydi. Siz miktarını ekmeğinize ve kendi tercihinize göre ayarlayabilirsiniz. Arasına sosis koydum ben, küçük küçük sosisler oluyor serçe parmak boyutunda, bileceğinizi düşünüyorum, onlardan kullandım. İlk olarak dikine sonra enine yarısına böldüm, böylece 4 küçük parça oluştu, tüm sosisleri böyle kesiyoruz. Sosis miktarını da kendiniz ayarlayabilirsiniz. Bu sosisleri bir tavaya biraz yağ dökerek kızartıyoruz. Sosisleri arada döndürüyoruz, iki tarafı da iyice pişsin diye. Sosisler olurken kendi tercihinizce biraz marul alıp yıkıyoruz. Sonra iki dilim ekmek çıkarıyoruz arasına ilk olarak domatesleri, onun üzerine marulu, onun üzerine de kızarttığımız sosisleri koyuyoruz. Ben sosislerin üzerine mayonez sıktım, o şekilde yedik. Siz isterseniz sıkmayabilirsiniz ya da başka bir şey sıkabilirsiniz. En son da elimizdeki diğer ekmeği üzerine kapatıyoruz. Veee sandviçimiz hazıır!!! Afiyet olsun, umarım dener ve seversiniz :D
Meydan okumayı bitirmekte hâlâ kararlıyım :D Normal gidişata yetişeceğim, o son yazıyı ben de tam gününde yazacağım!! :D
4-) Evdeki nostaljik ya da antika bir objenin fotoğrafını hikayesi ile bizimle paylaşmak ister misin?
Babaannemden kalma şöyle bir dikiş makinemiz varmış, epey eski gözüktüğünden bunu paylaşabilirim sanırım. Ne yazık ki hikayesi hakkında bir bilgim yok :( Dikiş makinesi biraz yüksekteydi, ağır da olduğu için indiremedim fotoğrafını çektim ama ışık ayarlamak zor oldu, görüntü kirliliği için özür dilerim :(
5-) En son ne zaman kayboldun? Hikayesini anlatsana?
Aradan bayağı zaman geçti, hatırlamıyorum tam olarak :( Ben, kuzenim, annem ve teyzem hep birlikte çarşıya gitmiştik. Annem ve teyzem kendi ilgi alanlarına uygun bir mağazaya yöneldiler, kuzenim ve ben de sıkılıyorduk bu yüzden yakınlardaki birkaç mağazayı dolaşacağımızı söyleyip çıktık. Döndüğümüzde mağazadaki bir görevliye teyzemi ve annemi tarif edip burada olup olmadıklarını sorduk, çıktıklarını söyledi. Çok da bozuntuya vermedik :D Biraz daha gezdik daha sonra o mağazanın önünde annem ve teyzemle karşılaştık, sorun şu ki oradan hiç çıkmamışlar sadece mağazanın üst katına gitmişler :D Aslında birbirimizi kaybetmiş olduk sadece, çok sorun olmadı yani :)
6-) Son günlerde sana ilham veren ne okudun, izledin, gördün ya da dinledin? İster listele, ister tek tek anlat. Senin yaratıcılığına kalmış.
Zor bir soru oldu benim için çünkü son zamanlarda pek bir şey izlemiyorum, okuduğum kitaplardan da ilham alabileceğim detaylar hatırlamıyorum. Ama Pinterest benim için ilham kaynağı oluyor, çizim yaparken Pinterest'ten kara kalem çizimler araştırıyorum ayrıca orada çok fazla yaratıcı şeyler var bu yüzden de epey ilham verici.
•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•
- Hey! Yazım burada sona eriyor, birkaç gündür her gün buraya bir şeyler ekledim ama paylaşmadım. Çünkü dikiş makinesinin fotoğrafını çekmemiştim ama onu da çektiğime göre sonunda yazımı sizin karşınıza çıkarabilirim! Diğer 3 günü (7, 8 ve 9. günleri) yarın atmayı planlıyorum, ondan sonraki gün de 10 ve 11'i atarım böylece normalde bulunmam gereken günde olurum :)
- Umarım sevmişsinizdir, görüşürüz!
- Sizi seviyorum! <3
Selaaam! Dün yazamadım bu yüzden bugün ikisini birden yazdım, çok kararlıyım bu meydan okumayı tamamlayacağım! :D Neyse hemen soruları cevaplamaya başlayalım:
2-) Şu sıralar evde en sevdiğin köşen neresi? Orayı özel kılan nedir?
Abim (/ağabeyim) ile farklı odalarımız vardı, benimki küçük tatlış bir odaydı ama sonradan büyük olan odaya ikimizin yataklarını alıp diğer odaya çalışma masalarımızı aldık, çalışma odası gibi bir şey oldu. Kitaplığım da orada bu yüzden o odada kitap okumak çok çok güzel oluyor. Ayrıca odanın köşesinde puf gibi bir şey var, orada kitap okumak çok rahat oluyor. Bu yüzden orada bulunmayı seviyorum. Bir de yatağım var, sıcacık <3 Ama o köşe sayılır mı bilmiyorum :D
3-) Bugün kendini ne renk hissediyorsun?
Bugün kendimi mavi hissediyorum, pastel mavi. Erken kalktım bugün, erken kalkınca daha enerjik oluyorum nedense. Bugün mutluyum bu yüzden :) Umarım gün içinde değişmez durumum.
•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•
- Umarım bu kısacık yazım hoşunuza gitmiştir, aranızda meydan okumaya katılmayan varsa 3. soruyu yorum kısmında cevaplamanızı istiyorum çok güzel bir soru bence :)
- Bu arada bugünkü gifimiz de konuyla tamamen ilgili değil ama mükemmel gözükmüyor mu 0.o Ayrıca mavi olması sebebiyle tamamen konunun dışında da diyemeyiz :D
- Görüşürüüz <3
3-) Bugün kendini ne renk hissediyorsun?
Bugün kendimi mavi hissediyorum, pastel mavi. Erken kalktım bugün, erken kalkınca daha enerjik oluyorum nedense. Bugün mutluyum bu yüzden :) Umarım gün içinde değişmez durumum.
•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•
- Umarım bu kısacık yazım hoşunuza gitmiştir, aranızda meydan okumaya katılmayan varsa 3. soruyu yorum kısmında cevaplamanızı istiyorum çok güzel bir soru bence :)
- Bu arada bugünkü gifimiz de konuyla tamamen ilgili değil ama mükemmel gözükmüyor mu 0.o Ayrıca mavi olması sebebiyle tamamen konunun dışında da diyemeyiz :D
- Görüşürüüz <3
1-) Önce birbirimizi tanıyalım. Karantina döneminden önce neredeydin, nasıl bir yaşam şeklin vardı şimdi neredesin, ne yapıyorsun, günlerini nasıl geçiriyorsun, neler değişti hayatında bu süreçte?
Şimdi kendimden bahsedeyim o zaman öncelikle. Adım Aysu, ki bunu bildiğinizi düşünüyorum :D Henüz öğrenciyim. Kitap okumayı çok seviyorum. İngilizce konuşmayı seviyorum, her ne kadar çok fazla bilgim olmasa da. Anime izlemeyi, yabancı dizi izlemeyi çok seviyorum. Boş zamanlarımda ,ve hatta boş olmadığım bazı zamanlarda :D, çizim yapmaya çalışıyorum; bu konuda kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Bir şeyler yazmayı seviyorum. Bloga sahip olmayı çok seviyorum.
Karantina döneminden önce genellikle günlerim evden okula, okuldan eve şeklinde geçiyordu, arada başka şeyler yaptığım da oluyordu ama genelde böyleydi. Ben evde olmayı çok seven biriyim ve bu yüzden eğer her şey normal olsaydı ve bir tatil yapılsaydı da evde geçirirdim vaktimin çoğunu muhtemelen bu yüzden pek de rahatsız olmadım bu durumdan. Evde olmak mükemmel bir şey bence. Zaten ders çalışmak da daha rahat oluyor bu şekilde. Kitap okumaya daha fazla vakit ayırabiliyorum. Sınav senesinde olduğum için arkadaşlarımdan uzak kalıyorum ve çoğuyla bir daha görüşemeyeceğim büyük olasılıkla, bu kötü oldu :(
•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•
- Eveeet, ilk gün böyleydi! Meydan okumayı Ezgi başlattı, teşekkür ediyorum bunun için :) <3
- Katılmak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz -> ☆☆☆
- Gifin konuyla hiçbir ilgisi yok biliyorum ama çoook tatlıydı başka bir şey koymaya elim gitmedi.
- Görüşürüüüz!
Selaam! Evde bol bol vakit geçirebildiğimiz bu günlerde sevebileceğinizi düşündüğüm anime filmlerinden öneriler yapacağım :) Şimdiden uyarıyorum bu yazı çok fazla Miyazaki animesi içeriyor olabilir.
1-) Your Name (Kimi No Na Wa)
- Anime filmlerinden bahsedince ilk akla gelenlerden, ben de çok duyup izlemiştim. Tekrar tekrar izlenebilir. En az bir kere izlenilmesi gereken animelerden bence :)
Mitsuha, dağlık bir bölgede yaşıyor ve bundan pek de hoşnut değil, Tokyo'da yaşamanın hayalini kuruyor. Taki ise Tokyo'da yaşıyor ve günleri çalışarak, arkadaşlarıyla vakit geçirerek geçiyor. Fakat bir gün Taki kendini dağlık, kırsal kesimde yaşayan bir kızın, Mitsuha'nın, yerinde buluyor; aynı şekilde Mitsuha da kendini Tokyo'da yaşayan bir genç olan Taki'nin yerinde buluyor. Birbirine dair hiç bilgisi olmayan iki yabancı gencin yolları bu şekilde kesişiyor.
2-) Kiki's Delivery Service (Majo no Takkyubin)
- Çook tatlı bir animeydi, çok da eskiymiş ama çizimleri, atmosferi mükemmeldi bence! :)
Kiki, 13 yaşında küçük bir kız ve cadılığı annesinden devralmak için önemli bir görevi yerine getirmesi gerekiyor. Kendi başına bir şehir seçip orada bir yıl geçirmesi gerekiyor. Kiki, yanına kedisi Jiji'yi de alıp yola çıkıyor ve deniz kenarındaki bir sahil kasabasında yeni yaşamına başlıyor.
3-) When Marnie Was There (Omoide No Mânî)
- Gerçekten çok değişik bir animeydi, konusuna bakmadan başlamıştım ve hiç beklemediğim bir şekilde güzeldi. Sonu çok şaşırtıcıydı, biraz da hüzünlü bir anime. Ben fazla duygusal olduğumdan izlerken baya ağladım. Bunları da göz önüne alın derim. Kesinlikle izlenilmeli bence :3
Anna, yalnız, arkadaşı olmayan bir kız. Bir gün astım hastalığına iyi gelmesi için annesi -biyolojik annesi değil- onu bir akrabasının yanına gönderiyor, Anna burada geçirdiği günlerden bir gün terk edilmiş bir ev görüyor, yakınına gittiğinde terk edilmiş eve bakıyor, içi boşaltılmış fakat dönerken eve tekrar baktığında camında sarı saçlı bir kızın başkası tarafından saçının tarandığını görüyor. Ve daha sonra, oraya olan ilgisi artıyor ve bir gün o kızla tanışıyor. Birbirinin sırrı oluyorlar.
4-) The Secret World of Arrietty (Kari-gurashi no Arrietty)
- Ayy bu çok tatlı bir şeydi <3
Aşırıcılar küçük insanlardır ve küçük evleri için gerekli olan şeyleri, insanların fark edemeyeceği küçük şeyleri aşırarak ihtiyaçlarını karşılar, yaşamlarını devam ettirirler. Kendilerini insanlardan saklarlar. Sho 12 yaşında bir çocuktur ve annesinin çocukluğunu geçirdiği eve gelir. Buraya geldiğinde bir kedinin çimenlerin arasında bir şeye saldırdığını görür ve orada bir Aşırıcı olan Arrietty'yle karşılaşır.
5-) From Up On Poppy Hill (Kokuriko-zaka Kara)
- Sıradan bir konusu var fakat çok güzel işlenmiş olduğunu düşünüyorum. Çizimleri de çok güzeldi. Hayao Miyazaki'nin oğlu Goro Miyazaki tarafından yönetilmiş. Müzikleri çok güzeldi, aşırı sevdim! Özellikle bitiş müziği mükemmeldi hâlâ dinliyorum açıp. Hem sözleri hem melodisi çok çok çok güzel bence.
Umi, genç bir kız ve babasını savaş zamanlarında kaybediyor fakat Umi'nin henüz onun döneceğine dair olan umudu kesilmiyor. Ve her gün eğer dönerse babası evi bulabilsin diye tepedeki evlerinin bahçesindeki iki flamayı sallıyor. Bu günlerde liselerinde bir öğrenci hareketi ortaya çıkıyor ve Umi bu kişilerin arasında bulunan Jun'a âşık oluyor. Ama bu sırada ikisinin de hiç tahmin edemeyeceği bir bağ ortaya çıkıyor.
6-) Howl's Moving Castle (Hauru no Ugoku Shiro)
- Miyazaki'nin en popüler animelerinden biri, çok ümitle başlamamıştım ama sevdim, güzeldi :)
Sophie, şapka dükkanında çalışıyor ve gayet sıradan bir yaşam sürüyor. Fakat bir gün kötü bir catı tarafından doksan yaşında birisine dönüştürülüyor. Sophie tanınmaz hale gelmiş ve çok yaşlanmış olduğu için yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalıyor ve Howl isimli büyücünün yanına yerleşiyor. Bu sırada ülkelerini tehdit eden savaş da son hızıyla devam ediyor.
7-) The Cat Returns (Neko No Ongaeshi)
- Buna da yine hakkında hiçbir fikrim olmadan başladım, sadece Whisper of the Heart isimli animede geçen Baron karakterini içinde barındırdığı için ilgimi çekmişti ama sevdim yanii :)
Haru, bir gün okuldan dönerken bir kedinin hayatını kurtarıyor daha sonra kedi şaşırtıcı bir şekilde ona teşekkür ediyor ve acelesi olduğumu söyleyip gidiyor. Haru eve dönünce kedi kral, Haru'ya oğlu Prens Lune'u kurtardığı için teşekkür etmeye geliyor. Haru bunların hepsinin bir rüya olduğunu düşünerek uyuyor fakat ertesi gün kedi kral onun Prenses olmasını, oğluyla evlenmesini istiyor ve Haru kendini kediler aleminde buluyor.
•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•
- Hey! Umarım sevmişsinizdir, izledikleriniz varsa ne düşündüğünüzü benimle paylaşabilirsiniz :)
- Görüşürüüüzz!!
Selaam! Biraz fazla gecikmiş olsa da bu mimi paylaşıyorum. Mim çok hoşuma gitti, çok yapmak istedim ve ilk gördüğüm anda yaptım aslında ama belki kendim bir çizim yapabilirim diye yayınlamamıştım. Kendim çizim yapmadım, üşengeçlikten sanırım.
Neyse son zamanlarda olanlardan bahsediyim biraz(cık). Geçtiğimiz aydaydı doğum günüm -9 Mart-. Abim benim çok istediğimi bildiğinden sketchbook (çizim defteri) almış. Ona arada Pinterest'ten gördüğüm şeyleri çiziyorum.Geçtiğimiz günlerde, geçtiğimiz hafta ders çalışmaya ayırdım vaktiğim çoğunu. Kitap okumayı da ihmal etmemeye çalışıyorum. Arada buralarda neler olduğuna bakıyorum, yazıları okuyup yorum yazmaya çalışıyorum olabildiğince.
İsterseniz siz de son zamanlarda yaşadıklarınızdan bahsedebilirsiniz, tatlı olur. :) <3
Kartpostalımda birilerine ithafen bir şeyler yazmadım eğer isterseniz üstüne bir şeyler yazıp e-postama gönderebilirsimiz çok mükemmel olmaz mı amaa? (E-postam: kaldırıldı* ) -birkaç hafta sonra e-postamı kaldıracağım buradan- Kartpostalımı hazırlarken Manxcat'in kullandığı siteden faydalandım ben de.
Her neyse şöyle bırakayım:
Umarım beğenmişsinizdir! Benim çok içime sindi, şu alttaki çizgileri yaparken zorlandım baya ama sonunda başardım :D Her neyse yakın zamanda paylaşmayı planladığım birkaç yazı var, Müzik Meydan Okuması'nı da yapmak istiyorum ama cevaplar için çok kararsız kalıyorum yaklaşık yarısı bitti sanırım o da yakın bir zamanda gelir umarım. Her neyse görüşürüüüz! Sizi çook seviyorum. :) <3
Neyse son zamanlarda olanlardan bahsediyim biraz(cık). Geçtiğimiz aydaydı doğum günüm -9 Mart-. Abim benim çok istediğimi bildiğinden sketchbook (çizim defteri) almış. Ona arada Pinterest'ten gördüğüm şeyleri çiziyorum.Geçtiğimiz günlerde, geçtiğimiz hafta ders çalışmaya ayırdım vaktiğim çoğunu. Kitap okumayı da ihmal etmemeye çalışıyorum. Arada buralarda neler olduğuna bakıyorum, yazıları okuyup yorum yazmaya çalışıyorum olabildiğince.
İsterseniz siz de son zamanlarda yaşadıklarınızdan bahsedebilirsiniz, tatlı olur. :) <3
Kartpostalımda birilerine ithafen bir şeyler yazmadım eğer isterseniz üstüne bir şeyler yazıp e-postama gönderebilirsimiz çok mükemmel olmaz mı amaa? (E-postam: kaldırıldı* ) -birkaç hafta sonra e-postamı kaldıracağım buradan- Kartpostalımı hazırlarken Manxcat'in kullandığı siteden faydalandım ben de.
Her neyse şöyle bırakayım:
Umarım beğenmişsinizdir! Benim çok içime sindi, şu alttaki çizgileri yaparken zorlandım baya ama sonunda başardım :D Her neyse yakın zamanda paylaşmayı planladığım birkaç yazı var, Müzik Meydan Okuması'nı da yapmak istiyorum ama cevaplar için çok kararsız kalıyorum yaklaşık yarısı bitti sanırım o da yakın bir zamanda gelir umarım. Her neyse görüşürüüüz! Sizi çook seviyorum. :) <3
Popular Posts
-
Bahçeye çıktım; küçük, şirin bir bahçemiz vardı. Evimden daha çok evim gibi hissediyordum burayı. Gökyüzünü izleyebiliyordum, hem de y...
-
Selam selam selam! Bir şeylerin yorumunu yazmayalı uzuun zaman olmuş, ben de bu animeyi çok çok yeni izlemedim ama çok sevdiğim için yoru...
-
Selaaam! Bugün -yinee- mim yazıyorum 2. kez mimlendim çok iyi hissediyorum :D gelişiyoruz, hadi bakalım. Deeptone'a (bakmak istersen...