burada zaman duruyormuş gibi gelmiyor mu size de? artık yazılarımı paylaşmıyor olsam da her girdiğimde, yeni yayınlanan yazılara göz gezdirdiğimde kendimi çok nostaljik hissediyorum. bir dönem kendimi buraya az da olsa ait hissettiğim için çok mutluyum. sanki herkes bir sokakta oturuyormuş gibi komşu gibi aile gibi bir ortam var. kendi sokağımdan görmediğim yakınlığı blogger ailesinden gördüm. umarım hep de böyle kalmaya devam eder. şimdi biraz bende olanlardan bahsetmek istiyorum. sizlerin arasına katıldığımda küçüktüm, liseye yeni geçmiştim. burada olmadığım süre boyunca üzerimden 4 yıllık bir lise hayatı geçti. çok güzel arkadaşlar edindim, ilk kez bir sevgilim oldu, ilk kez ayrılık acısını tattım, kendimi ilk kez bu kadar ne zaman bulacağımı kestirememiş bir şekilde kaybolmuş hissettim, yolumu hâlâ bulamadım ve bulacağıma dair şüphelerim de var ama kaybolmanın da kendine has bir güzelliği olduğunu keşfettim. ne kadar fazla duygu olduğunu öğrendim. güven denilen şeyin ne kadar hızlı bir şekilde kırılabildiğini fark ettim ve ne kadar kolay güvenebildiğimi. karşılaştığım her şeyin kişiliğimi şekillendirdiğini de fark ettim. dönüştüğüm kişiden memnun muyum, bilmiyorum ama yaşadıklarımı yaşamam gerektiğinin ve hepsinin beni ben yaptığının fazlasıyla farkındayım. ufak bir güncellemede bulunmak istedim. burayı seviyorum her ne kadar artık buraya ait olmasam da arada uğramak bana iyi geliyor. hayat denilen koşuda küçük bir mola vermek, soluklanmak gibi. siz de yaşamınızdan bahsedebilirsiniz isterseniz, ne zaman bunalırsanız hayatın karmaşasından gelin misafirim olun, yorumlarda buluşalım. şimdilik size sevgilerimi iletiyorum, kendinize güzel bakın<3
aaahh tüm haftayı ağaç ev sohbetleri'nin son konusu hakkında bir şey yazacağım diye düşüne düşüne geçirdim pazar oldu yakında yeni bir konu açılacak o yüzden hemen yazmam lazım. ayyyayy bi' tık gerilmedim de değil şimdiii
öncelikle deeptone tarafından sorulmuş sorumuzu bırakıyorum şöyle: "huzurlu aşk mı tercih edersiniz, yoksa gelgitli, iniş çıkışlı mı?" gördüğünüz gibi konumuz ✧aşk✧ tabii bunu görünce hemen ilgimi çekti konu .,. aşk hakkında şeyler izlemekten, okumaktan, konuşmaktan keyif aldığımı düşünüyorum, üstelik birkaç sene önce nefret eder gibiydim. nasıl oldu ne zaman oldu bilmiyorum ama artık aşkla ilgili şeyleri seviyorum o yüzden güzel bir yazı olacak diye umuyorum :›
öhöm öhöm aşka dair görüşümle başlayalım. hayatımızda birçok hoşlandığımız kişi olabilir ama sadece bir kişiye aşık oluruz gibi geliyor açıkçası. yani bir kişi o diğer hoşlantılar arasında açıkça göze çarpmalı, daha farklı hissettirmeli gibi. ayrıca aşk denilen şey o kadar belirsiz ki birine aşık olursam bir gün, nasıl anlayacağım hakkında hiçbir fikrim yok ama bilmiyorum bir şekilde o farklılığı hissederim umarım :')
şimdiii soruya geliyorum, geleceğe bakınca kendimi o kadar fazla olasılıkta görüyorum kii... ama bu soruya kesin bir cevap veremeyecek kadar kararsız bir insanım maalesef. bu yüzden biraz ikisinin karışımı olacak gibi. başlarda inişli çıkışlı başlayan ama zamanla birbirimizin bu özelliklerinin hepsini kabullenmiş ya da en azından alışmış olmamız çok güzel olur. huzurlu bir aşk kulağa gerçekten hoş geliyor amaa ah bir dakika burada karakterimden söz etmem gerek biraz: çok güçlü bir karakterim olduğunu düşünmüyorum, yani en azından son zamanlarda öyle çünkü kendime olan güvenim çok düştü, güvensizliklerim oluşmaya başladı. biraz da bu yüzden sanırım kendim olamıyormuşum, ifade edemiyorum gibi geliyor, çevremdekilere gösterdiğim kişi değilmişim gibi hissediyorum. sanki herkesten saklanıyormuşum gibi bu yüzden huzurlu bir ilişkide aklımda yanında rahat olamayacağım, tam da şu anki hâlimde kalacağım biri canlanıyor nedense. ama diğer türlü yani gelgitli bir ilişki yaşarsam bunlar aramızdaki güvensizlik engellerini aşmamıza yardımcı olur gibi bir his var içimde. benim tüm o açığa vurmaktan korktuğum yanlarımı bu şekilde ortaya dökebilirmişçesine... inişli çıkışlı ilişkimiz sonucunda tartışmalarımızın da sayesinde birbirimizi gerçekten tanıyabiliriz bence, diğer insanlara gösteremediğimiz onca düşünceyi ya da özelliğimizi birbirimize bir şekilde gösterme fırsatını yakalarız. ve eğer hâlâ devam edebilirsek ki yaşanan şey gerçekten aşksa edeceğimizi düşünüyorum artık karşımızdakinin kırılabileceği, hoşlanmadığı şeyleri ya da direkt karşımızdaki insanın kendisini bildiğimiz için daha samimi bir ilişki ortaya çıkar böylece başta verilen seçeneklerden herhangi biri olamayacak ama sakin bir ilişkiye yakın bir şey elde edebiliriz diye umuyorum. ahh biliyorum çok fazla beklentim var aşktan. ama eğer bir gün birine aşık olup onunla yaşayacaksam onun karşısında kendimi şu an çevremdekilere gösterdiğim gibi olmak istemem.
woah uzun zamandır bu sorunun sorulmasını bekliyormuşum gibi yazmışııımm .,. aman neyse olur öyle şeylerr yeni haftaya geçmeden bunu paylaşabileceğim için aşırı mutluyum eheh :› buraya kadar okuduysanız çok çok teşekkür ederim <3 sizleri seviyorumm :3♡
and then she smiled, that's what i'm after a smile in her eyes, the sound of her laughter*
oğlan, kızların kalbini çalar. gülümsemelerini izler, kahkahalarını dinler ve onları sonsuza dek yok ederdi. yalnızca kalplerini çalıp onları aşka küstürmez, gülüşlerini ve mutluluklarını da beraberinde götürürdü. bunlarla beslenir, kendi yaşamını tüm bunlar olmadan geçiremeyeceğine tüm yüreğiyle inanırdı. çünkü o kız da aynısını yapmıştı. ilk aşkı tarafından ihanete uğrayan küçük çocuk büyümüştü, başka insanların mutluklarıyla oynayıp kalbindeki boşluğu doldurmaya çalışıyordu.
sonra bir gün onunla tanıştı. her şey her zaman olduğu gibi başlamıştı. oğlan tatlı hareketlerde bulunup kızın aklını, düşüncelerini, duygularını kendi varlığıyla doldurmaya çalışıyordu. ama kız daha önce karşılaşmıştı bu kalp hırsızlarıyla, bir gülümseyişiyle tüm mutluluğundan olabilirdi. buna hazır değildi.
oğlan kızın peşini bırakmıyordu. oysa kızın kalbi zaten kırıktı. ondan kazanacağı şeyler çocuğun kalbindeki boşluğa yetmezdi, ya da gerçekten öyle miydi? günler, haftalar ve aylar geçti. oğlan da kız da pes etmiyordu. ama kız buna dayanamayacağını düşünmeye başlamıştı. tüm o parçalarıyla kalbini emanet edebileceği, güvenebileceği, başını omzuna yaslayabileceği birine ihtiyacı vardı ve oğlanın kötü biri olmadığını düşünmeye başlıyordu.
sonra bir gün küçük bir gülümseme belirdi kızın yüzünde, erkek de gülümsedi. kız o dünyalara bedel kahkahasını atıp "kalbim seninle güvende olacak mı?" dedi ve erkek pişman oldu. çünkü bu hırsızlıklara fazlasıyla alışık olan oğlan o gülümseyişin canını yakacağını tahmin edememişti. ve birden kızın kalbi ellerindeydi, erkek diğer seferlerdeki gibi bununla ve kızın gülümseyişleriyle beslenmeyecekti. kalbini paylaştı kızla. bunu hak ediyor muydu? herkese yaptıklarından sonra kızı hak ediyor muydu? sevebilmeyi ve sevilmeyi hak ediyor muydu? ya da sadece kalpleri kırmaya, gülümseyişleri söküp çalmaya alışmış biri böyle hassas bir işi başarabilecek miydi? eh, bunu da zamanla öğreneceklerdi sanırım.
mars bars - drift away* (spotify linkiii)
ouhh en son aylık rapor hazırladığımda yıl 2020'ymiş, çok tuhaf geldi yaa. ayrıca ilk ayını bitirmiş olmamıza rağmen hâlâ 2022'ye girmiş olmamıza inanamıyorum benn. çok hızlı geçti gibi gibi :/ her neyyseee gelin yazıma geçelim biz, olur mu?
Animeler:
• Devilman Crybaby
> epeydir listemdeydi. üzücü bir şeyler olduğunu biliyordum sonunda dayanamayıp izledim. öncelikle aranızda izlemeyi planlayanlar varsa çok fazla cinsellik var içinde -ki animenin türü seinen, bu türde yaygın bir şey bu-, bunu göz önünde bulundurun derim. ama finali çok çok güzeldi. eğer cinsellik bakımından bir sıkıntı olmazsa sizin için, izleyebilirsiniz.
> İblisler yeniden uyanmış ve insanlık karmaşa içindeyken hassas bir iblis çocuk, gizemli arkadaşı Ryo tarafından kötülüğe karşı acımasız ve kuralsız bir savaşa gönderilir.
• Rokka no Yuusha
> bunu da bir arkadaşımın önerisiyle izledimm. bilindik bir anime değil ama güzeldii. izlenebilir bence. kısaydı zaten yanılmıyorsam bir günde bitirmiştim :] ah bir de mangası falan var mı bilmiyorum, devamı gelicek gibi bitmişti ama sadece 1 sezonu var ona göre karar vermelisiniz izleyip izlemeyeceğinize.
> Çok uzun zaman önce Majin adındaki karanlıkların efendisi dünyaya kötülük getirir. İblislerini dünyaya salarak birçok ölüme sebep olur. Buna engel olmak için Kader Tanrıçası farklı ülkelerden 6 kişi seçer ve onlara savaşması için özel güçler bahşeder. Majin yenilir ve geri çekilmek zorunda kalır.
Yıllar sonra, Majin karanlığın derinliklerinden tekrar uyandığında 6 kahraman daha seçilmesi gerekir. Seçilen kahramanlar toplanacakları yere vardıklarında yedi kişi olduklarını fark edip içlerinden birinin düşman olabileceğinden şüphelenmeye başlarlar. Böylece, kahramanların savaşı başlar.
Dizi ve Filmler:
• Queen's Gambit
> eheh sonunda ben de izledim bu diziyi T◡T çok sürükleyiciydi zaten mini dizi olduğundan bir çırpıda bitirdimm. siz de benim gibi şimdiye kadar izlemediyseniz bi' göz atın deriim~ diğerlerine geçmeden ana karakterin güzelliğinden bahsedeyim hemenn, o kadar karakteristik bir yüzü var kii çok çok hoş geldi :'3
• Benjamin Button'ın Tuhaf Hikâyesi (re-watch)
> bunu önceden izlemiştim ama ailecek izleyecek bir şeyler ararken tekrar karşıma çıktı. ben de bunu önerdim izlemek içinn. farklı bir konusu var, akıcıydı da. tabii netflix +18 içeriklerin arasına almış, her ne kadar büyük şeyler olmasa da bir iki +18 sahne vardı, bilginiz olsun yaniii .,.
> Film, seksenli yaşlarında doğup, geriye doğru yaşlanan bir adamın hayatını konu alıyor. Benjamin Button hepimiz gibi zamanı durduramayan bir adamdır. Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda, 1918'de, New Orleans'tan başlayıp 21. yüzyıla uzanan serüveniyle, onun hikayesi herhangi birininkinden daha sıradışı bir hayatı içerir.
Kitaplar:
geçen sene hiçbir şey okuyamadım desem yeridir, o kadar az kitap okudum ki gerçekten üzücü. bu yüzden bu sene daha fazla okuyabilmeyi amaçlıyorum. açıkçası kitap okumaya da ayın ortalarında başladım ve baya memnunum şu anki gidişatımdan~
• Genç Werther'in Acıları
> yazılarımdan fark etmiş olabilirsiniz ama ben hüzünlü şeylere bayılırım. genç werther'in acıları da çook uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı ama abim karamsar bir kitap olduğunu söyleyip okumamı engelliyordu. eh ama sonunda okudumm ve çokkk güzeldii. aşırı sevdim. yanlış hatırlamıyorsam bu okuyamama durumunu bozduğum kitap genç werther'in acıları'ydı. herkese öneririm, okursanız da umarım seversiniz <3
• Jane Eyre
> aahh jane eyre de favorilerimden olduu. en son aşk kitabı sayılabilecek emma'yı okumuştum. özlemişim böyle şeyler okumayı. ayrıca jane'in karakteri o kadar güçlü ve iyiydi ki çok sevdim :3
• İntibah
> burada da türk klasiklerine başlamaya çalışmamı görüyorsunuzz :} türk yazarlardan çok az kitap okuduğumu fark ettim. sadece sabahattin ali kitaplarını okuyor gibiydim ki daha önce söylemedim muhtemelen, sabahattin ali kitaplarını baya seviyorum. onların dışında bir iki kitap okumuştum sadece. öhöm her neyse~ intibah favorilerime girebilecek bir kitap değildi açıkçası. ama kötü de değildi. zaten beklentilerim de çok yükseklerde değildi o yüzden sorun olmadı.
• Felâtun Bey ile Râkım Efendi
> bunun hakkında 1000kitap'ta küçük bir inceleme yazısı paylaştım, bakmak isterseniz diye şöyle göstereyimm. (Tık Tık)
• Mürebbiye
> veee son kitabım da mürebbiye~ hüseyin rahmi gürpınar'ın okuduğum ilk kitabıydı. dili sadeydi. anlatımı da akıcıydı. konusu da farklı geldi bana yani daha önce benzer bir konuya rastlamamıştım. siz de okuyabilirsiniz isterseniz, umarım keyif de alırsınızz :3
♤
• eevett bu kadardı :› ama sitede kullandığım temadan dolayı yazı fontunda bir gariplik oluyor onu düzeltmeye çalışıcaam. düzeltemeyebilirim de o yüzden umarım çok rahatsız etmemiştir :')
• ayrıcaa izlediğim şeylerin konularını internetten aldım kendim yazmaya vaktim olmadığı için umarım sorun olmazz T^T
• öhöm her neyseee hepinizi çok çok seviyorum, sizi kalpliyorummm~ <3
konuları aldığım siteler:
- benjamin button'ın tuhaf hikâyesi
ayyayyaya ağaç ev sohbetleri hâlâ devam ediyormuş çok çok sevindimm :3 bu haftaki soru şöyleymiş: "Yeni yıla girmekle ilgili düşünceleriniz, duygularınız nelerdir? Heyecan duyuyor musunuz? Beklentileriniz var mı? Eskiden girdiğiniz yeni yıllarla ilgili, yeni yıl gecesi ile ilgili anılarınız var mı? Hazırlık yapacak mısınız? Yoksa herhangi bir gece mi sizin için? Yani bu konularda istediğinizi yazabilirsiniz? Herhangi bir soruya cevap verebilirsiniz. Aklıma gelmeyen konu da olabilir."
küçüklüğümden beri çok heyecan verici geliyor bu konu bana, her ne kadar artık eskisi kadar heyecanlandırmasa da hâlâ çok seviyorumm :) yeni yıla karşı içimde çokçok fazla beklenti var çünkü koskoca bir yılı ve yaşadıklarımı geride bırakıp bir öncekinden farklı bir yıl geçirme fırsatı doğuyor, aslında çok da bi' esprisi yok ama hoşuma gidiyor bu şekilde düşününce :>
eskiden akrabalarımla geçirirdik yılbaşılarını, çok basit bir şekilde geçseler bile o topluca bir şeyler yapmanın -ki bu yılbaşı gibi önemli bir günse çok daha güzel oluyor- verdiği mutluluk epey güzeldi :') ama artık bunlar olmuyor, evde geçiyor yılbaşılarımız ve herkes kendi hâlinde takılıyor T‐T
muhtemelen bu sene de ailecek bir arada bulunup çok da farklı şeyler yapmadığımız bir yılbaşı geçiririz üstelik abim de üniversiteye gittiğinden büyük olasılıkla bize katılamayacak, bir kişi azaldık yani :')
♤
çok da uzun bir yazı olmadı biliyorumm ama fazla vaktim olmadığından kısa kesmek zorunda kaldımm, üzgünümm :( ayrıca 123(çok hoş bir sayııı<3). haftaa mıı whoaa ne kadar zaman geçmiş üzerindennn :0!!
görüşürüüüzzz, sizi seviyorummm <3
not: ahh dün paylaşıcaktım yazıyı ama uyuyakalmışım, yeni fark ettim paylaşmadığımıı TvT
merhabaa, ahh biliyorum çok uzun zaman olduu :') umuyorum ki beni unutmamışsınızdır ve aramızdan çok eksilen olmamıştır. blogda yazı yazmaya son vereceğimi düşünmüyordum ilk açtığım zamanlarda ama yazmadıkça, okumadıkça uzaklaşıyor insan. geçenlerde arkadaşımla laf arasında geçince dönüp bi' göz attım ve yazı yazmayı epey özlediğimi fark ettim. kitap da eskisi kadar sık okuyamıyorum. buna da bir son vermem gerekiyor sanırım. düzenli olarak yazı yazabilir miyim bilmiyorum ama buradan tamamen kopmak da istemiyorum, umarım bu ani isteğimi yerine getirebilirim. tekrardan merhabalar~ sizleri çok özledim <3
Popular Posts
-
aaahh tüm haftayı ağaç ev sohbetleri'nin son konusu hakkında bir şey yazacağım diye düşüne düşüne geçirdim pazar oldu yakında yeni bir ...
-
Harry Potter ve Felsefe Taşı Kitap Sayfası: 272 Sayfa (Ciltsiz) Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları Ya zar: J.K. Rowling Özgün Adı: Ha...
-
burada zaman duruyormuş gibi gelmiyor mu size de? artık yazılarımı paylaşmıyor olsam da her girdiğimde, yeni yayınlanan yazılara göz gezdir...