İç çektim. Önümdeydi işte, buradaydı: çocukluğum, geçmişim, güzel anılarımın çoğu, ilk aşkım, ilk kalp kırıklığım, ilk mutluluğum... Her şeyim. Ama tüm bunlar, geçmişim; eskiden mahalledeki herkesi kıskandıran evimizin yıkıntılarının arasında kalmıştı. Dikkatlice baktım, gözlerimi kıstım ama hiçbir anım netleşmedi. Sanki özlemle aradığım yerde değildim. Evimizden kalan, yerdeki son parçalara basarak ilerledim. Tek bir oda bile kalmamıştı. Derin bir nefes aldım, kendimi güçlü hissettim. Ancak nefesim bana ihanet etti, hayal kırıklıklarıyla dolu bir şekilde kanımdan çıkardığı karbondioksitleri alıp havaya karıştı. Bitkindim. Daha fazla ayakta kalamadım, dizlerimin üzerine düştüm, yerdeki büyük taş parçaları dizimi acıttı. Görüşüm bulanıklaştı, gözyaşlarım yavaşça yüzümde yol aldı. Kendimi dizginlemeye çalışırken daha şiddetli ağlamaya başladım.
Gözyaşlarımı kolumla sildim. Yavaşça ayağa kalktım, yerdeki bir şey, gözüme takıldı. Eğildim, aldım. Şu an bulunduğum yer, eskiden odamın bulunduğu yerdi. Ve bu küçük defter yaptığım her ilki yazdığım defterdi. Evden ayrılırken bunu arkamda bırakmıştım, yeni bir yaşam... Ama hayat çoğu zaman planlarımıza uymaz. Ve biz de zamanla hayallerimize eskisi kadar inanmamaya başlarız... ya da sadece ben. Ben asla ruhen büyümedim, bedenim büyüdü ancak ben hep anılarıma tutunmaya çalıştım. Küçüklüğüme, çocukluğuma tutundum, tüm yaşamım ona bağlıymış gibi sımsıkı... Sonra aniden büyümek zorunda kaldım, ruhuma söz geçiremedim. İlk önce gülüşlerim azaldı sonra çevremdekiler. Çocukluğuna bu kadar bağlı birisinin onu kaybettiğinde nasıl hissedeceğini bilir misiniz? Kabul edemedim büyüdüğümü. Kendimden nefret ettim. Çocukluğumun gitmesiyle umutlarım gitti, hayallerim gitti.
Kendimi toparlamam çok uzun zaman aldı. Başka bir eve taşındım. Yıllar sonra dönecektim buraya, eski anılarımla yeni anılarımı buluşturacak, büyüdüğümü kabul edecektim. Ama döndüğümde anılarımı bulamadım. Döndüğümde çocukluğumu tamamen kaybettiğimi fark ettim. Sadece büyümeye çalıştığım anılar kaldı elimde. Büyümeye çalıştığım ve mutlu olmadığım anılar. Defterimi aldım. Arkamı döndüm, dizlerimde çizikler vardı, bazıları hafifçe kanıyordu. Hissetmiyordum. Acılarımı geçmişte bırakırken hissetmeyi de mi bırakmıştım?
Ama çocukluğumun arkasında bıraktığı tek şey, bendim. Her şey bu bedende ve bu ruhta gerçekleşmişti. Derin bir nefes aldım, bu seferki kabulleniş doluydu. Bu sefer kendi karbondioksitlerimi bırakacağımı değil, oksijenlerle dolduğumu düşündüm. Ve yenileri için nefesimi verdim. Yüzüme yıllardır kondurduğum samimi ve gerçek olmayan gülümsemeleri değil, çocukluğumda burada bırakmış olduğum gülümsememi yerleştirdim ve her şeyi bu yeni benle ilk kez denemek için yanımda taşıdığım defterime sarıldım.