Karanlık Zihinler Serisi
Kitap Sayfası: 1- 572, 2- 549, 3- 587Yayınevi: Parodi Yayınları
Yazar: Alexandra Bracken
Benim Görüşüm:
Kitabı okumayı uzun zamandır istiyordum fakat konusunu tam anlamıyla bilmiyordum. Daha sonra neden denemiyorum ki diye düşündüm ve ilk kitabını satın aldım. Mükemmeldi, gerçekten çok iyiydi. Kitaba başlarken büyük beklentiyle başladım ve beklentilerimi karşıladığını düşünüyorum.
Kitabımızın konusu şöyle; belli yaş aralığındaki çocuklarda bir hastalık ortaya çıkıyor ve bu hastalık yüzünden bazı çocuklar ölmeye başlıyor, bu çocukların ölmesiyle birlikte hayatta kalan çocuklarda değişik özellikler görülmeye başlanıyor. Bu özellikler, tehlike içermelerine bağlı olarak renklerle belli ediliyor; yeşil, mavi, sarı, turuncu, kırmızı. Bu çocuklar devlet tarafından toplanıp çocuk kamplarına gönderiliyor. Hikayenin ana karakteri Ruby de bu çocuklardan birisi. -spoilera maruz kalmamanız için konuyu burada bitiriyorum-
Bence kitaplar çok iyi düşünülmüş. Olayların gidişatı ve konusu mükemmel. Karakterleri de çok sevdim. Distopik bir kitap, içinde aksiyon da var. Ve sürükleyici, akıcı gayet hızlı bitiyor ve mesela ben ilk kitabı bitirdiğimde diğer kitaba hemen başlamak istedim çünkü tam 'acaba ne olacak?' yerinde bitiriyor yazar kitabı... Her neyse eğer distopik bir kitap arıyorsanız ve bu kitabı da daha önce okumadıysanız hemen okuyun bencee!!
Liam'ı çok sevdim, Chubs'a ilk başta ısınamamış olsam da sonradan onu da sevdim, Zu ise benim için aşırı tatlı bir karakterdi hem de cesurdu. Sam'i de çok sevmiştim ama biraz az bahsettiler.
Bir de ara kitabı varmış Karanlığın İçinden adında ama ben onu okumadığım için hakkında bir yorum yapamayacağım :/
-SPOİLER İÇEREN ALAN!!!-
İlk kitabın sonunda Ruby kendini Liam'ın hafızasından siliyor -ağlattı :'(-. Ben o ara daha sonra ne olacağını çok merak ettim. Ve ilk kitapta Liam, Zu, Chubs'la karavanda oldukları yerleri çok sevdim. Ayrıca Zu çok tatlı bence :D
The Darkest Minds (1) |
Never Fade (2) |
Üçüncü kitapta biraz Ruby'nin Nico'ya karşı tavrı hoşuma gitmemişti ve Cole...
Cole ölemezdi ya :'(.Sam'in ve Ruby'ni karşılaşması beni çok mutlu etti Sam'in anıları da geri geldi bu yerlerde de çok sevindim. Clancy'nin ölmemesine sevindim aslında en sonunda nedense ben Clancy'den nefret etmiyordum :) . Ve en en sonda hepsi arabadayken çok mutlu oldum ve çok üzüldüm çünkü her şey bitmişti...
In The Afterlight (3) |
*BURADA SPOİLER YOK*
Tüm iyi, kötü yönleriyle, sevdiğim, sevmediğim karakterleriyle beni gerçekten mutlu eden bir seri olduğunu düşünüyorum. Eğer elinize okumak için bir fırsat geçerse okuyun derim :)
Puanım: 5/5
- Siz de bu kitabı okuduysanız yorum kısmından görüşlerinizi benimle paylaşabilirsiniz. ☆
- Eleştiri ve önerilere açığım! ☆
"Tüm dünya senin düşmanın olacak. Binlerce düşmanı olan Prens, seni yakaladıkları yerde öldürecekler. Ama önce seni yakalamaları gerek; yani kazıcı, dinleyici, koşucu, süratli Prensi.Kurnaz ve hilekar ol. Ol ki halkın asla yok edilmesin."
""Hayat böyledir Minik Arı," demişti bana yıllar sonra. "Bazen panik içinde oraya buraya koşturan, dikkatsizce davranan ve istemeden bir şeyleri yıkan sen olursun. Bazen de hayat yapar bunu ve bundan kaçamazsın. Seni ezip geçer; çünkü seni sınamak ister,""
"Kayıplar, içinde bir boşluk açar, kendi dünyanın merkezinde simsiyah bir boşluk... Durup düşünmeye, irdelemeye fırsatın olmadan düşüncelerini yutmaya başlar bu boşluk ve hiçbir zaman doymak bilmez. Kazandıklarımızı kaybettiklerimizin yerine koymak acımızı hafifletmez."
2 yorum
okuyum bu seriyi en iyisi :)
YanıtlaSilEveeet kesinlikle oku, ben çok seviyorum :)
Sil